Eski Türkçede Uzay Ne Anlama Gelmektedir?
Birçok dilde olduğu gibi Türkçemizde de kelimelerin Türkçe olup olmadığı merak konusu olmuştur. Bunun örneğini ”eski Türkçe de uzay ne anlama gelmektedir?” sorusundan daha iyi anlayabiliyoruz. Bu kelimenin anlamı elbette çok uzun zamana kadar sürmekte ve kullanılmaktadır. Makalenin devamını okuyarak bilgi sahibi olabilirsiniz.
İçindekiler
- 1 Eski Türkçe Hakkında Bilgi
- 2 Eski Türkçe’de Uzay Kelimesinin Anlamı
- 3 Uzay Kelimesinin Etimolojisi
- 4 Eski Türkçe Günümüzdeki Halini Nasıl Aldı?
- 5 Eski Türkçe’nin Tarihimizdeki Önemi
- 6 Eski Türkçe İle Yeni Türkçe’nin Farkı
- 7 Türkler’de Uzayın Önemi Nedir?
- 8 Türk Dilinin Zaman İçerisinde Değişikliğe Uğrama Nedenleri Nelerdir?
Eski Türkçe Hakkında Bilgi
Eski Türkçe’nin yolculuğumuzun ilk durağı olduğu söylenebilir. Tarihte çok önemli bir yere sahip olduğu bilinir. Bu sayede saraylarda, sokakta ve kısacası akla gelen her yerde kullanılmaya devam etmiştir. 8. yüzyıldan 13. yüzyıla kadar olan süreçte Göktürkler, Uygurlar ve Karahanlılar tarafından kullanılmıştır. Bu dilin birçok özelliği de mevcuttu. Örneğin ilk metinlerde kullanılan dile çoğunlukla ağız denirdi. Bilinen ağızlardan olanlar Göktürk ve Uygur ağzıydı.
Eski Türkçe’de Uzay Kelimesinin Anlamı
Bu kelime yıllar içinde değişik anlamlar kazanmıştır ve pek çok kişi için ilginç anlamlar ifade etmiştir. Uzay kelimesi eski Türkçe’de ucu bucağı olmayan sonsuz kainat anlamına gelirken cevv-i feza uzay boşluğu ve cevv-i semâ tabiri ise gökyüzü ve uzay anlamına gelir. Bunlar dışında en çok kullanılan da cevvifezâ sözcüğüdür.
Uzay Kelimesinin Etimolojisi
Uzay kelimesi anlam olarak boşlukta uzayan, uz giden manasına gelir. Eski zamanlardan itibaren mekan anlamına gelen feza kelimesi kullanılmıştır. Fakat özünde Türkçe olan bu kavram uzamaktan geldiği için anlamı da bu yönde değişmiştir.
Eski Türkçe Günümüzdeki Halini Nasıl Aldı?
Türkçe dönemimiz öylesine karmaşık ve sistematiktir ki, Uygur ve Göktürkler dahil birçok dönemi kapsar. VII. yüzyıldan XIII. yüzyıla kadar olan döneme Eski Türkçe denir. Bu dönemin içerisinde tarihimizde çok önemli bir yere sahip olan Göktürk Metinleri, Uygur Metinleri, Karahanlı Metinleri yer alır. Bu dönemde ortaya çıkan yazıtlar arasında şunları sayabiliriz.
Bilge Kağan Yazıtı, Kültigin Yazıtı, Tonyukuk Yazıtı. Uygur Metinlerinde şunlar bulunur: Altun Yaruk, Sekiz Yükmek, Irk Bitig. Karahanlı Metinlerinde ise şunlar bulunur: Kutadgu Bilig, Divanü Lûgat-it-Türk, Atabetü’l Hakayık, Divan-ı Hikmet. Anadolu’ya göç etmeleri sayesinde dil kültürü çok farklı alanlara yayılmıştır ve burada sözlü olan içerikler yazılı hale getirilmiştir. Dilden dile aktarılan bu kelimeler sayesinde de Türkçe günümüz halini almıştır.
Eski Türkçe’nin Tarihimizdeki Önemi
Eski Türkçe’nin tarihimizde oldukça önemli bir yere sahip olduğunu söyleyebiliriz. Nitekim savaşlarda, barış dönemlerinde, sokakta, sarayda ve diğer yerlerde çok fazla kullanıldığı ve dile yerleşen bazı kelimeleri kullanmak daha yaygın hale gelmiştir. Örneğin; uzay kelimesinde olduğu gibi diğer kelimelerin etimolojisi de tarihi dokusunu korumuştur. Yenisey Yazıtları’ndan örnek vermek gerekirse Köktürk dönemini kapsar ve Orhun Abidelerinden önce yazıldığı düşünülmektedir. Bu sayede Eski Türkçe’nin önemi daha çok anlaşılabilir. Ayrıca Köktürk alfabesi kullanılmıştır ve hala tarihi dokusunu koruyan bir yapıya sahiptir.
Eski Türkçe İle Yeni Türkçe’nin Farkı
Eski Türkçe ile günümüz Türkçe arasında bariz farklar vardır. Bu farkların çoğu sadece harf olarak değişikliğe uğramasının yanı sıra ses bakımından da oldukça farklı algılanır. Eski Türkçe’nin dili ağır ve anlaşılması güçtür. Örneğin; ”k” harfi olan kelimeler ”g” sesine uyarlanması yapılmıştır.
Bunun dışında ”t” ile başlayan kelimeler ”d” sesine dönüşmüştür. Bu seslerin günlük hayatta kullanımının kolaylaşması bir yana, eski Türkçe’nin ne kadar ses barındırdığını da göstermektedir. Göktürk alfabesinde ”v” sesi, günümüzdeki ”b” sesine dönüşmüştür. Bu kelimelerin çoğunluğu şu anda kullanımını yitirmiş olsa da bazı kelimeler küçük yerleşim yerlerinde kullanıldığı söylenilebilir.
Türkler’de Uzayın Önemi Nedir?
Çok eski zamanlarda insanlar gökyüzüne bakarken şimdiki düşündüğümüzün aynısını düşünmüşler ve buna farklı anlamlar yüklemişlerdir. Bu bakış açıları sayesinde günümüzdeki boşluk anlamından sıyrılıp daha derin anlamlara gelmiştir. Günümüz halini alması da elbette zaman içerisinde gerçekleşebilecek bir olgudur.
Bunun izlerini de eski tarihi metinleri okuyarak görebiliyoruz. Gördüğümüz kavramlar çok çeşitli anlamlar oluşturduğu gibi çok dar anlamlara da gelebilmektedir ve konu bakımından yorumlanması kısıtlıdır. Örneğin uzay kelimesinden yola çıkacak olursak sadece astronomi konusuna yorulabilen ve bunun dışında başka konularda yorumlanmayan bir anlamı vardır. Bu sayede bugünkü anlamı olan ”boşlukta süzülen” tabirini kullanmak mantıklıdır.
Türk Dilinin Zaman İçerisinde Değişikliğe Uğrama Nedenleri Nelerdir?
Dilin gelişmesinin ve değişmesinin çok normal olduğu kabul edilen bir gerçektir. Bunun sebebi ise dilin sosyal olması ve topluma ayak uydurmaya çalışarak kültür ve coğrafyayı da etkisi altına almasıdır. Geçtiğimiz dönemler içerisinde göçler, kıtlık dönemleri, savaşlar ve halkın güç durumda olması kullanılan dilin değişikliğini arttırmış ya da azaltmıştır.
Bunun sebebini birkaç şekilde ele alabiliriz:
- Dilin ortaya çıktığı coğrafyada büyük bir rağbet görüp zamanla halkın bu dili kullanabilir seviyeye gelmesi,
- Geçmişten günümüze tarih olgusuyla birtakım değişikliklerin ortaya çıkması ve bireylerin savaş zamanında ihtiyaçlarını giderebilmesi,
- Çeşitli şartlar altında kullanılabilir olması,
- Farklı kültür ve bireylerden etkilenerek yabancı sözcüklerin dahil olması,
- Zaman içinde yapılan göçler ve iletişimin yüksek olması,
- Aynı coğrafyada yaşayan bireylerin farklı kelimelere değişik anlamlar yüklemesi.
Bu gibi konular yüzünden dil değişikliğe uğrayarak iletişimin bir parçası haline gelmiştir. Bireyler ihtiyaçlarını gidermek için bir arada olmak ve kelimelere farklı anlamlar yüklemek gereksinimi duymuşlardır. Belki de günümüzdeki Türkçe’nin bu denli sistematik ve düzenli olmasının sebebi budur.
Göktürk, Karahanlı ve Uygur döneminde yazıtların Türkçe söylenmiş ve yazılmış olması zaman içerisinde farklı kelime ve kuralların ortaya çıkmasına, Türkçe’nin anlaşılır bir hale gelmesine sebep olmuştur. Bu sayede günümüzde kullandığımız Türkçe, farklı kelimelerin daha geniş anlamlarına ev sahipliği yapmaktadır. Bu da Türkçe’nin öğrenilebilir olmasına katkı sağlamaktadır.