Ekonomi İle İlgili Temel Kavramlar Nelerdir?
Ekonomi ile ilgili temel kavramlar nelerdir? Sorusunu birbiriyle zıt ve çelişkili iki kavram üzerinden inceleyebiliriz. Bu kavramlar bir yandan klasik iktisat veya klasik ekonomi olarak adlandırılabilecek olan kapitalist ekonomi ile onun karşıtı olan sosyalist ya da Marksist ekonomidir.
Tamamen farklı bir zeminde kurulan bu iki iktisat anlayışı ekonominin temel kavramlarını anlamamıza yardımcı olur. Dolayısıyla ikisini kıyaslarken kavramların tam olarak ne anlama geldiğini çözebiliriz. Kavramlara geçmeden kısaca bu iki karşıt ekonomi anlayışını kısa bir şekilde anlamaya çalışalım.
İçindekiler
Kapitalist ve Marksist Ekonomi
Bu iki ekonomiyi birbirinden farkları açısından açıklarken her ikisinin de ekonomi tanımının farklı olduğunu belirtelim. Kapitalist ekonomi insanlar için sınırlı olan çeşitli kaynakların, sınırsız insan ihtiyaçlarını karşılarken nasıl düzenleneceği sorusu iktisat ya da ekonomi biliminin temel sorunudur.
Marksist ekonomiye göre ise sorun ihtiyaçların sınırsız olması iddiası yanlıştır. İhtiyaç kavramının bu şekilde kullanılması kapitalist ekonominin benimsetmeye çalıştığı bir yanlıştır. Marksist ekonomiye göre, var olan kaynakları eşit ve kimsenin kimseyi sömürmeyeceği bir şekilde kullanmak ekonominin temel sorusu olmalıdır. Buradan hareket ederek öncelikle ekonominin ilk kavramı olan ihtiyaç kavramını açıklamaya geçebiliriz.
İhtiyaç Nedir?
Klasik ya da kapitalist iktisada göre ihtiyaç kavramı karşılandığı şekilde insana mutluluk veren her şey için kullanılabilir. Karşılanmadığında ise insana acı ve mutsuzluk verir. İnsanlar sınırsız şeylere ihtiyaç duyar, bu ihtiyaçlar bazen birbiriyle rakip olup çelişebilir. Sürekli karşılanan ve düzenlilik kazanan ihtiyaçlar da insanda bir alışkanlık haline gelir. Marksist ekonomiye göre ise insanın temel ihtiyaçları dahil olmak üzere bütün ihtiyaçlarını açıklamak kolay değildir.
Kapitalist ekonomi düzeninde hiç de gerekli olmayan şeyler bile zamanla ihtiyaçmış gibi benimsenebilir. Daha sonra da bunların karşılanması için başka insanların emek gücü sömürülür. Bu yüzden ihtiyaç kavramını sınırsız ve sonsuz olarak ele almak büyük bir hata olur. İnsani ve temel ihtiyaçlarımızı belirlemek ve yalnızca bunların karşılanmasını sağlamak daha iyi olacaktır.
Emek Gücü Nedir?
Emek gücü her iki iktisat anlayışı için önemlidir. Emek gücü herhangi bir iş kolunda çalışan ve çeşitli ihtiyaçların karşılanması için üretim sektöründe faaliyet gösteren insanların çalışma ve üretme kapasitesidir. Klasik iktisada göre çalışan ve emek gücünü kullanarak ihtiyaçlarını karşılamaya çalışan herkes bu sistemde kazanabilir ve ileride bir zamanda daha iyi imkanlara sahip olur. Marksist iktisada göre ise ihtiyaçların sınırsız kabul edildiği ve üretim araçlarının bir elde toplandığı klasik iktisat içerisinde hiç kimse sadece emek gücü ile hiç bir şey kazanamaz. Bazen en temel ihtiyaçlarını karşılamakta bile zorlanır ve çok daha fazla üretmesine rağmen çok az kazanç elde eder.
Üretim Nedir?
Üretim ihtiyaçların karşılanması ve malların ortaya çıkması için düzenlenen sürecin ismidir. Kapitalist iktisat bütün üretimin insanların ihtiyaçlarını karşılamak için yapıldığını varsayarken Marksist iktisat buna itiraz eder. Ona göre kapitalist iktisatta üretim süreci tamamen üretimi elinde bulunduran azınlıktaki bir kesimin daha zengin olması için düzenlenir.
Bu sırada herhangi bir üretim gerecine ya da sermayeye sahip olmayan ve emek gücünden başka satacak hiç bir şeyi olmayanlar da bu süreç içerisinde sömürülür ve çalıştıkları halde sürekli ihtiyaçlarını karşılayamaz bir halde yaşamaya devam eder.
Değer ve Fiyat Nedir?
Bir malın sağladığı faydanın ölçüldüğü kavram iktisatta değer olarak adlandırılır. Fiyat ise bu değer için ödenen ücrettir. Değer kavramının belirlenmesi her iki iktisadi teori için de çelişkiler barındırıyor. Klasik iktisat için herhangi bir malın değerinin tam olarak nasıl karşılanacağı ve belirleneceği bir sorun olarak kalıyor. Marksist iktisat ise bu konuda kullanım ve değişim değeri farkını ortaya atıyor. Kullanım değeri bir malın nasıl bir ihtiyacı karşıladığına göre belirleniyor.
Ama değişim değeri ise piyasa koşullarında farklı pek çok etkene bağlı. Marksist iktisat bu ayrımı yaparken toplumsal ve siyasal koşulların çözümlemesine dair daha geniş bir perspektif sunuyor. Fiyat konusunda da benzer bir tartışma söz konusudur. Marksist iktisada göre, kapitalist iktisat içerisinde fiyatların belirlenmesi çok karmaşık bir süreçtir. Klasik iktisat için de piyasa fiyatı kavramını açıklamak çok kolay değildir.
Artı Değer
Artı değer Marx’ın ortaya attığı bir kavramdır. Marx’ın bunu kendinden önceki bir iktisatçı olan Ricardo’dan esinlenerek geliştirdiği iddia edilir. Marx, kapitalist iktisadın bu kavramı görmezden geldiği ve bu şekilde kapitalist ekonomi içerisindeki sömürünün üstünün örtülmeye çalışıldığını iddia eder.
Marksist iktisat bu kavramı öne çıkararak kendi farkını ortaya koyar. Marksist iktisada göre artı değer, işçilerin ürettiklerinin çok az bir kısmının değerini alabilmesiyle ortaya çıkar. İşçiler emek güçlerini satarak kazanır.
Ama emek güçleri ile bir insanın ihtiyaçlarının çok daha fazlasını üretirler. Ama sonuçta da ürettiklerinin çok daha altında bir ücret alırlar. Bu durumda ortaya büyük bir fark çıkar. Bu fark da tamamen üretim aracı ve sürecini kontrol edenlerin eline geçer. Ortaya çıkan büyük farkın sonucunda da işçiler büyük bir sömürü ile karşı karşıyadır. Sürekli çalışmalarına rağmen kendilerinin bazen en temel ihtiyaçlarını bile karşılayamazlar.
Meta, Mal, Emtia
Klasik ve kapitalist ekonominin her ikisinin de temel kavramlarından birisi meta ya da mal kavramıdır. Bu kavram bazen emtia olarak da kullanılır. Mal ve hizmetler kapitalist iktisatta fiyatları ödenerek satın alınan ve herhangi bir ihtiyacı karşılayan her şeyi anlatmak için kullanılır.
Herhangi bir malın değerini belirlemek de yine tıpkı değeri belirlemek gibi çok zor bir problemdir. Marksist iktisat mal kavramını piyasada ihtiyaç ve değer kavramlarının belirlenmesinin getirdiği zorlukların sonucu olarak meta olarak adlandırmıştır. Mallar, onlara farklı değerler atfedilerek meta haline gelir ve zamanla insanlar bile kapitalist iktisatta meta haline gelebilir.